Pek çok konferans çevirmeni ardıl çeviriyi daha zor bulur. Çoğu organizatör, ardıl çeviriyi daha kolay ve daha ulaşılır sanır.
Aslında ardıl çeviri birkaç açıdan daha zordur.
Bir kere çevirmen olarak daha uzun süreli hafızaya ihtiyaç duyarsınız. Simultane gibi akıp gitmez, bekleyip, dinleyip, not alıp, sonra herşeyi toparlayıp çevirmeni gerekir.
Sonra, ardıl çeviri süreleri genellikle daha uzundur. Bir toplantıdan diğerine, bir mekandan ötekine geçiş yapılabilir.
Ayrıca ardıl çevirinin eğitimlerde ve uygulamalı çalıştaylarda kullanılması yaygındır ki, bu saatlerce ayakta çeviri yapacaksınız demektir.
Ardıl çeviri sırasında bir elde mikrofon, diğer elde kalem ve not defteri tutacak olmak da ek bir külfettir.
Ardıl çeviride konuşmacının duygularını, karizmasını, verdiği örneklerde yarattığı etkiyi, ondan birkaç dakika sonra yeniden mimikleyebilmek ekstra beceriler gerektirir.
Hele salonun yarısı dil biliyorsa, dil bilenler için az önce dinleyip anladıklarının kendi dillerinde ekosu gibi olur çeviri. Bazıları abartır çeviride kusur arar, bir de bulursa yandınız zaten.
Dil bilmeyenler ise, sabırsızlıkla sizin çevirmenizi beklemektedir. An olur, en hızlı ve tutarlı çeviriyi de yapsanız çevirmen ağır kalıyor diyen çıkabilir.
Bir de soru cevap faslı gelir. Kimi Türkçe, kimi yabancı dilde sorar. Başlarsınız moderatörlüğe.
Ardıl çevirmen, sadece bir çevirmen değil, hem toplantı katibi, hem moderatör, hem psikolog hem de aktördür dersek, olayı özetlemiş oluruz sanırım.